16 Eki 2025 12:31

Şehit Yahya Sinvar’ın hayatına dair anlatılmamış hikayeler

Şehit Yahya Sinvar’ın hayatına dair anlatılmamış hikayeler

Şehit Yahya Sinvar’ın, 2011 yılındaki esir takası görüşmelerindeki belirleyici rolü ve Siyonist rejimin hapishanesinde ölümün eşiğine kadar gitmesi, bu direniş komutanının hayatına dair hücre arkadaşlarının anlattığı bilinmeyen yönlerden bazılarını ortaya koyuyor.

Şarku’l-Avsat gazetesinin aktardığına göre, Yahya Sinvar, ailesinin Mecdel bölgesinden sürülmesinin ardından Gazze’nin Han Yunus mülteci kampında doğdu ve orada büyüdü. Eğitimini Han Yunus’taki kamplarda tamamladı ve İslami Üniversite’de yükseköğrenimini bitirdi.

Esir düştükten sonra bile hapishane içinde güvenlik faaliyetlerine devam etti ve Hamas esirlerinin liderliğini üstlendi.

Uzun yıllar İsrail hapishanelerinde kalmış, Demokratik Cepheye bağlı eski bir Filistinli esir olan İsmet Mansur, Sinvar hakkında şöyle diyor:

“Onunla tanıştığınızda sade, dindar, sıradan bir insan görürsünüz. Dini geçmişi, ilişkilerinde belirgin bir etki bırakmıştır; önceden belirlenmiş bir tutumu olmadan biriyle iletişim kurmaz.”

Mansur ayrıca, “Sinvar uzlaşmayı kabul etmezdi; çözüm ya da anlaşma formüllerini yalnızca taktiksel bir çerçevede mümkün görürdü.” diyor.

Uzun yıllar İsrail hapishanelerinde kalmış El Fetih hareketine mensup eski bir esir olan Abdulfettah Dule de, 2006’da Sinvar’la ilk kez tanıştığını belirterek, onu sosyal ve insancıl bir kişilik olarak tanımlıyor.

Salahuddin Talib, yıllarca hapiste Sinvar’la aynı hücrede kalan ve onunla birlikte serbest bırakılan eski bir Hamas esiri, “Ebu İbrahim ile ilk karşılaşmamda alçakgönüllülüğü ve gençlerle olan sıcak ilişkisi beni etkiledi. Sinvar’ın güvenlik konularındaki titizliği onu diğer Hamas liderlerinden ayırıyordu” diyor.

Hapishanedeki güvenlik saplantısı

1990’ların ortalarında Hamas, Batı Şeria ve Gazze Şeridinde ciddi darbeler aldı. Hareketin önde gelen liderlerinden Yahya Ayyaş ve İmad Akıl Siyonist rejim istihbaratı tarafından suikasta uğratıldı; çok sayıda Hamas üyesi tutuklandı, operasyon hücreleri çökertildi.

Bu olaylar, hareketin temellerini sarstı ve etkileri hapishanelere kadar uzandı. İşte bu süreçte Sinvar, “güvenlik saplantısı dönemi”ni başlattı.

Sinvar ve Şalit dosyasındaki müzakereler

Sinvar, 1990’ların başında İsrail hapishanelerindeyken, Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları sahneye çıktı ve Siyonist rejim ordusuna yönelik operasyonlara başladı. Sinvar, hapishane içinde Kassam kadrolarıyla ilişki kurdu ve bu bağ zamanla derinleşti. 2011’de serbest bırakılmasıyla birlikte hayatında yeni bir dönem başladı.

Bu askeri kanatla kurduğu derin ilişki, Şalit takası sonrasında yeni bir aşamaya ulaştı. Sinvar’ın küçük kardeşi Muhammed Sinvar, Kassam Tugayları’nın üst düzey komutanlarından biriydi ve Siyonist rejim askeri Gilad Şalit’in yakalanması ve yıllarca tutulması operasyonunda önemli rol oynamıştı.

2011’deki esir takası görüşmeleri sırasında Yahya Sinvar, rejim hapishanelerinde büyük bir etki gücüne ulaştı. O kadar ki, Şalit takası müzakerelerinden sorumlu siyonist yetkili, bizzat hapishaneye gelerek Sinvar ile doğrudan görüşme yaptı, çünkü sürecin gidişatında onun etkisinin farkındaydı.

Ölümün eşiğine gidiş

Esir takası görüşmeleri hız kazanıp son aşamaya yaklaşırken, Sinvar ölümcül bir hastalığa yakalandı. Bu durum, Siyonist rejim makamlarının hesaplarını altüst etti.

Dule’nin aktardığına göre, “Sinvar inatçıydı, hapishane idaresinin sağlık merkezine gitmeyi daima reddederdi.”

Durumu kötüleşince bilincini kaybetti; hücre arkadaşları onu zorla hapishane revirine götürdüler. O gün Sinvar’ın Beerşeba hapishanesi revirine girişi, rejim yetkilileri arasında büyük bir panik yarattı; derhal olağanüstü hâl ilan edildi ve kaldığı bölüm kapatıldı.

Daha önce Siyonist rejim Sinvar ve diğer Filistinli esirlerin sağlığına pek önem vermezken, benzeri görülmemiş bir şekilde, hapishane pistine bir helikopter indirildi ve Sinvar acilen Soroka Hastanesi’ne sevk edilerek ameliyata alındı. Doktorlar, beyninde iyi huylu bir tümör buldular ve hızla operasyon yaptılar. Sinvar, son derece karmaşık ve tehlikeli bir beyin ameliyatı geçirdi ve ölümden döndü.

İsraillilerin Sinvar’ın hastalığına verdikleri tepki, Şalit takası sürecindeki kafa karışıklıklarını ortaya koydu. Bu durum, Sinvar’ın sağlık durumunun, anlaşmanın son aşamalarında Şalit takası sürecine gölge düşürmesinden duydukları derin korkudan kaynaklanıyordu.

Sinvar’ın Saadat ve Barguti ile ilişkisi

Mansur’a göre, işgal altındaki toprakların kuzeyinde yer alan “Hadarim” merkezi hapishanesinde Sinvar, önde gelen Filistinli liderlerden Mervan Barguti ve Ahmed Saadat ile bir araya gelmişti. Üçü birbirine büyük saygı duyuyor ve ortak bir dil kullanabiliyordu. Mansur, her ne kadar tamamen aynı görüşleri paylaşmasalar da aralarında güven ve saygıya dayalı bir ilişki olduğunu, bu sayede birlikte çalışabildiklerini belirtiyor.

Bu üç isim, hapishanelerdeki grevleri yönetmiş, dışarıya gönderilen plan ve mesajların hazırlanmasına öncülük etmişti. Bunların en önemlisi, 2006 baharında yayımlanan “Esirlerin Ulusal Uzlaşı Bildirgesi” idi. Bu bildirge, Filistin siyasi sahnesinin iki büyük kutbu olan “El Fetih” ve “Hamas” arasındaki derin bölünmeyi onarma girişimiydi.

2011 sonrası Kassam Tugayları ve Sinvar

Sinvar, 2011’deki esir takası anlaşmasıyla serbest bırakıldıktan sonra, Hamas içindeki güvenlik rolünün yanı sıra askeri kanat olan Kassam Tugayları’yla ilişkilerini güçlendirdi. 2012 yılında Hamas’ın Siyasi Büro üyeliğine seçildi ve hemen ardından askeri kanatla olan koordinasyon dosyasını üstlendi. Son olarak 2017 seçimlerinde, Hamas’ın Gazze Siyasi Büro Başkanı olarak seçildi.

Siyonist rejim hapishanesinde Aksa Tufanı’nın ilk işaretleri

Dule’ye göre, Sinvar hakkında her zaman “büyük bir eylem gerçekleştirmekle görevlendirilmiş bir adam” olduğu yönünde bir kanaat vardı. Bu kanaat, onun hapishanedeki Filistinli esirlere gönderdiği konuşmalar ve mesajlarla daha da güçlenmişti.

Aksa Tufanı operasyonunun başlaması ve İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırımın ardından, İsrail rejimi Sinvar’ı “direnişin sembolü” olarak görmeye başladı ve onu Aksa Tufanı operasyonunun tam sorumlusu ilan etti.

News ID 1931368

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha